باب: الكهانة.
46. KEHANET
حدثنا سعيد
بن عُفَير:
حدثنا الليث
قال: حدثني
عبد الرحمن بن
خالد، عن ابن
شهاب، عن أبي
سلمة، عن أبي
هريرة:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قضى في
امرأتين من
هذيل
اقتتلتا،
فرمت إحداهما
الأخرى بحجر،
فأصاب بطنها
وهي حامل،
فقتلت ولدها
الذي في
بطنها،
فاختصموا إلى
النبي صلى
الله عليه وسلم،
فقضى: أنَّ
دية ما في
بطنها
غُرَّةٌ، عبد
أو أمة، فقال
وَلِيُّ
المرأة التي
غرمت: كيف
أغرم، يا رسول
الله، من لا
شرب ولا أكل،
ولا نطق ولا
استهلَّ،
فمثل ذلك بطل.
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم: (إنما
هذا من إخوان
الكهَّان).
[-5758-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Huzeyl'li olup birbiri ile döğüşen
iki kadın hakkında hüküm verdi. Onlardan biri diğerine taş atmış, bu taş hamile
olan diğerinin karnına isabet etmiş ve karnındaki çocuğun ölümüne sebep
olmuştu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzurunda davalaştılar.
Allah Rasulü: Kadının karnında ölen ceninin diyeti olarak, köle
veya cariyenin gurresidir (diyetin yirmide biridir), diye hüküm verdi.
Tazminatı ödemek durumunda olan kadının velisi şöyle dedi: Ey
Allah'm Rasulü, ben nasılolur da içmemiş, yememiş, konuşmam ış ve hatta
doğarken çığlık atmamış birisinin diyetini ödeyebilirim? Böyle bir varlığın
diyetini ödemeyi batıl bir iş sayarım.
Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Şüphesiz ki bu,
kahinlerin kardeşlerindendir, buyurdu."
Bu Hadis 5759,5760. 6740, 6904, 6909 ve 6910 numara ilede geçiyor
حدثنا
قتيبة، عن
مالك، عن ابن
شهاب، عن أبي
سلمة، عن أبي
هريرة رضي
الله عنه:
أن
امرأتين رمت
إحداهما
الأخرى بحجر،
فطرحت جنينها،
فقضى فيه
النبي صلى
الله عليه
وسلم بغُرَّة،
عبد أو وليدة.
[-5759-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre "İki
kadından birisi diğerine bir taş attı ve o kadın da karnındaki ceninini
düşürdü. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun hakkında bir erkek yahut bir
dişi köleden ibaret olan gurre verilmesi hükmünü verdi."
وعن ابن
شهاب، عن سعيد
بن المسيَّب:
أن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم قضى في
الجنين يُقتل
في بطن أمه
بغُرَّة، عبد
أو وليدة،
فقال الذي قُضيَ
عليه: كيف
أغرم من لا
أكل ولا شرب،
ولا نطق ولا
استهلَّ،
ومثل ذلك بطل.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
(إنما هذا من
إخوان
الكهَّان).
[-5760-] Said b. el-Müseyyeb 'den rivayete göre,
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem annesinin karnında öldürülen cenin
hakkında bir erkek ya da bir dişi köleden ibaret bir gurre verilmesini
hükmetmiştir.
Aleyhine bu hüküm verilen kişi: Yememiş, içmemiş, konuşmamış hatta
doğarken feryat basmamış birisinin diyetini tazminat olarak nasıl ödeyebilirim?
Böyle birisinin kanı hederdir derim, dedi.
Bunun üzerine Rasulullah sallalıahu a1eyhi ve sellem: Şüphesiz bu,
ancak kahinlerin kardeşlerindendir, buyurdu."
حدثنا عبد
الله بن محمد:
حدثنا ابن
عُيَينة، عن
الزُهري، عن
أبي بكر بن
عبد الرحمن بن
الحارث، عن
أبي مسعود قال:
نهى
النبي صلى
الله عليه
وسلم عن ثمن
الكلب، ومهر
البغي، وحلوان
الكاهن.
[-5761-] Ebu Mes'ud'dan: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem köpeğin bedelini, zina eden kadının ücretini ve kahine verilen ücreti
yemeyi yasaklamıştır, demiştir."
حدثنا علي بن
عبد الله:
حدثنا هشام بن
يوسف: أخبرنا
معمر، عن
الزُهري، عن
يحيى بن عروة
بن الزبير، عن
عروة بن
الزبير، عن
عائشة رضي
الله عنها
قالت:
سأل
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ناس عن
الكهَّان،
فقال: (ليس
بشيء). فقالوا:
يا رسول الله،
إنهم
يحدثوننا
أحياناً بشيء
فيكون حقاً،
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
(تلك الكلمة
من الحق،
يخطفها الجني،
فيُقرُّها في
أذن وليِّه،
فيخلطون معها
مائة كذبة).
قال علي: قال
عبد الرزاق:
مرسل: (الكلمة
من الحق). ثم
بلغني أنه
أسنده بعده.
[-5762-] Aişe r.anha.'dan, dedi ki: "Bazı kimseler
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e kahinlere dair soru sordular. O da:
Bir şey değildir(ler), buyurdu.
Soruyu soranlar: Ey Allah'ın Rasulü, onlar bazen bir şeyi
söylüyorlar ve (dedikleri) gerçekten çıkıyor, dediler. Bu sefer Allah Rasulü
şöyle buyurdu: O, cinlerden olan kimsenin (meleklerden) kapıp aldıği ve kendi
dostunun kulağına fısıldadığı haktan olan bir sözdür. Onlar buna yüz tane yalan
karıştırırlar."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Kahinlik"; gaybı bilmek iddiasında bulunmak demektir.
Bir sebebe dayanmakla birlikte, dünyada meydana gelecekleri haber vermek gibi.
Bu hususta asıl dayanak, cinlerden bir kimsenin meleklerin sözlerinden bir şeyi
hırsızlık yoluyla kapması ve kaptığı bu sözü kahinin kulağına bırakmasıdır.
Kahin, arraf hakkında da, çakıl taşlarına bakan kimse hakkında da kullanılır.
Müneccim hakkında da kullanılır.
Kahinliği yermek hususunda Sünen sahiplerinin rivayet edip
Hakim'in sahih olduğunu belirttiği Ebu Hureyre yoluyla merfu' olarak nakledilen
şu hadis varid olmuştur: "Kim bir kahine yahut bir anma gidip de onun
söylediklerini tasdik ederse Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in üzerine
indirileni inkar etmiş olur."
Bu hadisin Cabir ve İmran b. Husayn yoluyla gelen bir şahidi de
vardır. Bu hadisleri el-Bezzar ikisi de ceyyid ayrı senedIerle rivayet etmiş
olup, lafızları: "Kim bir kahine gider de ... " şeklindedir.
Müslim'de Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in. eşlerinden birisinden
-ravilerinden kimisi de bunun adını Hafsa diye vermiş bulunmaktadır-: "Kim
bir aıTma gider de" lafzı ile rivayet etmiştir. Hepsinin bu farklı
lafızlarındaki tehdit, Ebu Hureyre'nin hadisindeki lafız ile ittifak arz
etmektedir. Ancak Müslim'in rivayet ettiği hadiste: "O ikisinin kırk gün
süreyle hiçbir namazı kabul olunmaz" denilmektedir.
"Bu ancak kahinlerin kardeşlerindendir." Onun
sözlerinin kahinlerin sözlerine benzerliği dolayısıyla böyle demiştir. İbn
Battal dedi ki: Hadiste kullandıkları lafızları bakımından kahinlere benzemeye
çalışan kimselerin yerilmesi s,öz konusudur. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in onu cezalandırmayışının sebebi, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e
cahillerden yüz çevirip, onları affetmekile emredilmiş olmasıdır. Konuşurken
seci'li (duraklarda kafiyeli) konuşma yapmayı mekruh görenler bunu delil
almışlardır. Ama bu da mutlak olarak kabul edilmemiştir. Aksine seci'li
konuşmanın mekruh olan kısmı, hakkı bertaraf etmek için zorla:narak söylenen
sözlerdir. Kendiliğinden ve mubah olan hususlarda kendisini zorlamadan söylenen
seci'li sözler caizdir. İşte Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den bu kabilden
varid olmuş sözler de buna göre anlaşılmalıdır. İleride Deavat (dualar)
bölümünde buna dair daha geniş açıklamalar (6337.hadiste) gelecektir.
Hadisten çıkarılan sonuçlar arasında:
Cinayetin hakime götürülüp dava edilmesi, ileride
Diyetlerbahsinde açıklanacağı üzere ölü dahi düşecek olsa ceninde diyet
ödemenin vacip olduğu gibi sonuçlarda çıkarılmaktadır. Sözünü ettiğimiz
bölümdebundan çıkacak diğer sonuçlar da açıklanacaktır.
"Bırakır." yani ona telkin eder, koyar. Hattabi dedi
ki: Yani cinlerden olan kişi o sözü dostunun kulağına telkin ettiği vakit diğer
şeytanlar da bu sözü duyarlar ve -tıpkı tavuğun gıdaklayip diğer tavukların
onun sesini işitince cevap vermeleri gibi- onu birbirlerine nakleder dururlar.
Ancak Kurtubi buna karşı şunları söylemektedir: Hadisin siyakına
daha uygun görülen mana şudur: Cinlerden olan şahıs, sözü gizli, fakat bir
çeşit yankısı bulunan, kendisine de dönen bir ses iletelkin eder. Bundan dolayı
kahinlerin sözleri de çoğunlukla bu türdendir. Daha önce Cenazeler bölümünün
sonlarında (1355.hadisin şerhinde) buna dair bazı açıklamalar geçmiş
bulunmaktadır.
el-Hattabi der ki: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kahinlik
yapan kimsenin bazı hallerde isabet etmesinin biricik sebebinin şu olduğunu
açıklamaktadır: Cinlerden olan şahıs meleklerden hırsızlık sureti ile dinlemiş
olduğu bir sözü kahine telkin eder. O da bunun üzerine duyduğuna kıyas ederek
yalanlar katar. Bazen isabet ettiği nadiren görülebilir. Ama yanılması daha çok
görülen haldir.
Hadisten anlaşıldığına göre şeytanların, meleklerden hırsızlama
sözler işitmeleri devam etmektedir. Ama bu, cahiliye dönemindeki hallerine
nispetle neredeyse yok hükmündedir, oldukça az ve nadir hale gelmiştir.
Kahinlere gitmenin nehyedildiği de hadisten çıkan sonuçlar
arasındadır. Kurtubi der ki: Buna gücü yeten muhtesib ve benzeri kimselerin,
çarşı pazarda bu tür işler yapan kimselerin başına dikilerek onlara da, onların
yanına gelen kimselere de en şiddetli bir şekilde tepki göstermeleri gerekir.
Bazı hususlarda onların doğru söylediklerine aldanmamalı ve onların yanına
gidip gelenler arasında ilme müntesib gibi görünenlerin çokluğuna da
kanmamalıdır. Çünkü aslında bu gibi kimseler, ilimde derinliği olan kimseler
değildir. Aksine bunlar bu gibi kimselerin yanına gitmenin sakıncalarını
bilmeyen cahillerdendirler.